AJAX AMSTERDAM MAÇ BİLETLERİ

Özgürlükler Ülkesi deyince aklımıza nasıl Amerika Birleşik Devletleri geliyorsa, Özgürlükler Şehri deyince de Amsterdam geliveriyor. Hollandalılar, bu imaja meşhur Coffee Shop’ları ve Red Light Distirct’i turizmde ustalıkla kullanması sayesinde sahip… Aslında o kadar da “marjinal” olmayan şehrin insanı, merkez dışındaki bölgelerde muhafazakar bile sayılır. Amsterdam’da en ufak bir yokuşun olmayışına ek olarak, cadde ve sokakların nizamı sayesinde, neredeyse tüm şehri yürüyerek ya da bisikletle rahatlıkla gezebilirsiniz. Günün sonunda bacaklarınızın dayanıklılığı, kendinizi bir süper kahraman gibi hissetmenize neden olabilir. Sanatın da başkentlerinden olan şehir, müzeleriyle olduğu gibi mimarisiyle de göz doldurmakta. Futbollarıyla tüm dünyaya nam salan Hollandalıların, Oranje Futbol Müzesi’nin de bu şehirde olduğunu hatırlatalım.

Ülkece katılamadığımız dünya kupası organizasyonlarında, başka ülkeleri destekleme alışkanlığımız vardır. Ancak bazı yıllarda çoğumuz keskin bir biçimde aynı payda da buluşuruz. Örneğin 1974’teki Hollanda gibi... Sonrasında ülkemizi ziyaret eden futbolcular sayesinde Hollanda, kanımızın kaynadığı futbol ülkelerinden biridir. Turuncuların en büyük kulübü de Ajax… Şu sıralar başında bulunan eski Galatasaraylı Frank De Boer’la kupalarına kupa katmaya devam eden takım, her iç saha maçını ortalama 48-49 bin kişiye oynuyor. Almanlarda rastladığımız türde bir yapılanmaya sahip olan Hollanda futbolunda, geleneklerine ve tarihine en bağlı kulüp ise yine Ajax. Frank De Boer dışında, Dennis Bergkamp, Edwin Van Der Saar ve Mark Overmars’ın da takımda önemli pozisyonlardaki görevleri yürüttüğünü belirtmek gerek. Oynadığı her sezon şampiyonluğun en büyük adayı olan Ajax, bu sezon da iddialı…

1. Vondelpark’ta piknik yapmak

2. Rijksmuseum, Rembrandthuis ve Van Gogh Museum’u gezmek

3. İkinci Dünya Savaşı’nın simge yapılarından Anne Frank Evi’ni görmek

4. Mutlaka bisiklete binmek

5. Kişi başı/yıllık 17 kilo peynirin tüketildiği ülkede, peynirlerin tadına varmak