Mobil Menü Icon
MADRİD ATLETİCO İSPANYA REAL

İspanya’yı bir turist olarak ziyaret etmenin en iyi tarafı, size her köşesi ile ayrı bir güzellik sunuyor olması. Sevilla, Barcelona ya da San Sebastian… Ancak bu alımlı şehirlere kıyasla, daha çok insanı kendine çeken, başka bir şehir var: Madrid!

Bu tarihi başkent; gurmelere, sporseverlere, kültür turizmi aşıklarına, gece hayatı sevenlere ve hatta alışverişkoliklere istedikleri her şeyi sunuyor. Biz ise size Madrid’e gitmek için çok iyi bahane sunuyoruz. Gelin, bir maç bileti alın ve Avrupa’nın en güzel metropollerinden birini keşfedin…
 


İspanyolların son yıllarda basketbol ve futbolu domine ediyor olması herkesin malumu. Bu dominasyonda başkentin payı ise oldukça büyük. Şampiyonlar Ligi’nde ter döken iki futbol takımı, Euroleague’deki şampiyonluklarına yenisini henüz eklemiş bir basketbol takımı, her yıl tenisin üst düzey isimlerini ağırlayan bir turnuva…

Madrid’i her yıl ziyaret eden 6 milyon kişinin hatrı sayılır bir bölümü sporseverlerden oluşuyor. Atletico Madridin La Liga’da ortaya koyduğu performans ve Real Madrid’in özellikle FC Barcelona ile girdiği ezeli yarış her sezon daha çok insanın ilgisini çekmeyi başarıyor. Yıldızlarla dolu, kupa koleksiyoncusu Beyazları izlemek isteyenler Santiago Bernabeu’da; “benim için başarı mühim değil; ben daha kült bir stadyumda maç izlemek istiyorum” diyenler ise Vincente Calderon’daki yerini alıyor.

Şehir içi ulaşımın oldukça rahat olduğu Madrid, konuklarına eşsiz bir futbol deneyiminin yanı sıra çok canlı bir gece hayatı da sunuyor. Aslında gece hayatının canlılığı, daha doğrusu şehirde gecelerin bu kadar canlı olmasının nedeni; insanların özellikle bahar aylarıyla birlikte çok geç saatlerde akşam yemeğine oturuyor olması. Bu durumda güneşin kayboluş saati de pek tabii etkili… “Madrid’de gece erkenden yatağa gitmek sizi biraz garip gösterir. Burada kimse geceyi tam anlamıyla öldürmeden yatmaz! Bir arkadaş buluşması, alışılmış olduğu üzere gece yarısı bir kafede yapılır.” Ernest Hemingway İspanya’daki günlerini anlattığı Death In Afternoon adlı kitabında Madrid gecelerine böyle tarif eder.
 



Konu akşam yemeğinden açılmışken; burada kötü yemek yeme şansınız da oldukça düşük. İspanya’nın genelinde olduğu gibi burada da tapas öne çıkıyor. Ancak zengin İspanyol mutfağını sadece tapasla tanımlamak çok adil olmaz. Hatta biz Türklerin damak tadına yakın birçok yemekleri var. Bu yemekleri *La Bola gibi (*Santa Domingo Meydanı yakınlarında) geleneksel ve en az yüzer yıllık restoranlarda denerseniz, ne demek istediğimizi anlayacaksınız.
 



Madrid’in olmazsa olmazlarından biri de şehrin ünlü meydanlarında; örneğin Plaza Mayor’da ya da Plaza de Santa Ana’da öğleden sonra saatlerinin keyfini sürmek. Belki de bunu Cibeles Sarayı gibi muhteşem tarihi yapıları gördükten sonra yaparsınız.

Bu güzel kenti gezerken rögar kapaklarında, tabelalarda veya jetonlarda ağaca uzanan bir ayı göreceksiniz. Bu sembol sadece Atletico Madrid’in değil şehrin de simgesi. Ağacın, çilek ağacı olduğu söylense de, bizim alışık olduğumuz çilek yerde yetişmekte. Semboldeki ağaç ise yine aynı familyadan olan ancak dilimizde kocayemiş olarak bilinen bir meyveye ait.

 


Şehri görmek, bir maç bileti ile Madrid takımlarını yerinde izlemek için en ideal zamanlar, ilk ya da son fark etmeksizin bahar ayları. Kış ayları da sizi üzmez, çok üşümezsiniz ancak yaz ayları biraz sıkıntı verebilir. Malum Madrid’de serinlemek için kendinizi atabileceğiniz bir deniz de yok. Aslında Madrid’in tek eksiği deniz, geriye kalan her şeyi fazlasıyla veriyor…

En Yeniler

Yukarı Çık