Mobil Menü Icon

EURO 2016’yı geride bıraktığımıza göre esas ‘işimize’ odaklanma zamanı! Futbolseverlerin ‘göz bebeği’ Premier League, 13 Ağustos’ta başlıyor. Hem de ne başlamak… Zaten geçtiğimiz sezonun tadı damağımızda kalmıştı. Sürpriz bir şampiyon, kıran kırana bir Avrupa bileti yarışı, yepyeni yıldızlar, Jürgen Klopp’un Liverpool’u, Slaven Biliç’in West Ham United’ı, eski görkemli günlerini neredeyse aratmayan bir Tottenham-Arsenal rekabeti derken Premier League’de unutulmaz bir sezon daha yaşadık. Peki, bu sezon? Bu sezon, tüm bunlara Guardiola-Mourinho rekabeti de ekleneceği için çok daha ‘renkli’ geçeceğe benziyor!

 

 

Daha önce aynı ülkenin liginde veya Şampiyonlar Ligi’nde birbirlerine rakip oldukları oldu ama ilk kez aynı şehrin havasını soluyacaklar. Hatta belki maçlar dışında aynı yerlerden alışveriş yapıp, aynı kafelerde oturacaklar ve belki rastlaşacaklar.

 

Mourinho, uzun zamandır istediği koltukta. Kendisi de bunu inkar etmiyor ve Manchester United menajerliğinin “herkesin oturmak istediği bir koltuk” olduğunu söylüyor. Guardiola ise City’i tercih ederek ‘meydan okumayı kabul ettiğini’ gizlemiyor. Katalan teknik adam, ‘hasta’ Manchester City’li Noel Gallagher’a verdiği röportajda bu meydan okuma durumunu şöyle izah ediyor. “Ben dünyanın en büyük iki kulübünü, Barcelona ve Bayern Münih’i çalıştırdım. Ama kazandığım başarılar benim katkımdan ziyade kulüplerin büyüklükleri yüzündenmiş gibi algılanıyordu. Yani bu takımlarla ‘elbette başarılı olurmuşum’ gibi. Şimdi Premier League’deyim ve bu görevi ‘bu meydan okuma’ yüzünden kabul ettim.”

 

Guardiola’nın anlatmaya çalıştığı şeyi en tarafsız futbolsever bile zaman zaman aklından geçirmiştir: ‘Bu takımları ben de şampiyon yaparım!’

 

İşte bu düşünce de Barcelona ve Bayern Münih’in kendi liglerini domine ediyor olmaları, hatta belli bir rutin içinde ‘doğal olarak’ şampiyonluğa ulaşıyor olmalarından kaynaklanıyor. Haksızlar mı ya da haksız mıyız?! Tabii ki değiliz, Guardiola da bu blöfü görmüş olacak ki, dünyanın en rekabetçi futbol liginde bir takımı çalıştırmayı tercih etti, hatta açıklamalarına bakarsak bir nevi gönüllü geldi. Manchester City’nin maddi anlamda Barcelona ve Bayern Münih’ten kalır yanı var mı? Yok! Peki neden kadrosunda bunca yıldız oyuncu, bunca rekor transfer varken başarılı olamıyor? Demek ki ‘O takımların başına biz geçersek şampiyon yapamayabiliriz.’ Az önce haklıydık ancak şimdi durumumuz biraz şüpheli…

 

Espri bir yana, 2000 yılından bu yana 5 farklı takımın şampiyon olduğu, şampiyonluk yarışının en az 5 kez son hafta ya da haftalara kaldığı, kıyasıya bir rekabetin yaşandığı, hatta rekabetin şiddeti yüzünden takımların Avrupa kupalarındaki performanslarının ciddi şekilde etkilendiği bir ligden bahsettiğimiz için tüm kuramlar hatta klişeler bir yana bırakılmalı. Yani Guardiola, bu ligin rekabetine ve hatta bir anlamda kendi kariyerine meydan okumak için doğru yere geldi. Ve ne güzel tesadüftür ki, karşısında menajerlik döneminin en büyük rakibi, Jose Mourinho var. Zaten Portekizli teknik adamın geçen sezon yaşadıkları da, Premier League’in dinamiklerinin ne kadar ‘çetin’ olduğunu kanıtlayan yegane örneklerden biri değil mi?

 

 

Aslında bakarsanız bu yıl ligi daha renklendirecek diğer bir unsur ise tabii ki Zlatan İbrahimoviç ve Pep Guardiola’nın yüzleşmesi olacak. Yani United-City rekabeti üzerine daha çok yazacağız. Şimdilik, belli olan Premier League takviminden derbinin tarihlerini verelim ve biletinizin burada, PopEvent&Travel’da olduğunu hatırlatalım… 

En Yeniler

Yukarı Çık