Özellikle 90’ların çocukları ve gençleri, olarak artık daha sık seyahat ediyoruz. Üstelik sadece yurtiçine değil yurtdışına da çok sık çıkıyoruz. Avrupa’ya kapı komşusu olmak tarihi, kültürel, gastronomik ve sanatsal alanlarda birçok yeni coğrafyayı keşfetmemizi sağladı. Hatta artık hayranı olduğumuz uluslararası yıldızların konserleri, sempati duyduğumuz dünya devi kulüpleri yerinde izlemek için bile yola koyuluyoruz. Peki yurtdışında bir maç ya da konsere gitmek için bileti nasıl alabiliriz? Daha da önemlisi nasıl güvenebiliriz?
Coldplay, Adele ya da Madonna gibi dev isimlerin, milyonların merakla beklediği konserlerine gitmek istiyorsanız; biletler için tabir yerindeyse ‘pusuya yatmanız’ gerekiyor. Zira hayranları, turne tarihlerini açıkladıkları an, ülkemizde de faaliyet gösteren ve bilet satışı yapan hizmet sağlayıcı internet sitelerini kilitleyebiliyor ve sadece birkaç dakika içinde neredeyse tüm biletleri tüketiyor. Eğer konser mekanına daha önce gitmediyseniz -ki konserin türüne göre oturma planlarında yaşanan değişiklikler yüzünden mekanın ancak ‘müdavimi’ olmanız gerek- etkinliği izleyeceğiz yeri seçmek de sıkıntılı bir durum oluyor. Böyle durumlarda en sık yaşanan sorun iki kişi veya üstü gideceğiniz konserler için yan yana yer bulma sorunu… Karaborsa diye tabir ettiğimiz 2. el biletler ise Avrupa’da yasal bir ticari girişim olarak yapılansa da, sinir bozucu ya da keyif kaçırıcı durumlar yaşanabiliyor.
Sporseverlere gelecek olursak… Avrupa’nın önde gelen derbileri ve önemli maçları biz Türklerin yeni seyahat nedenlerinden. Öyle ki; Arda’nın yaratmış olduğu etki ile İspanya’yı ‘komşu kapısı’ yapmak üzereyiz. La Liga’da, bizde olduğu gibi aşmanız gereken bir bilet/üyelik sistemi yok ancak özellikle El Clasico’nun 400 milyon izleyiciye ulaşabildiğini düşünürsek, derbi biletlerinin sezon başında tükenmesi çok da şaşırtıcı olmuyor. FC Barcelona ya da Real Madrid'de bilet satışı için üyelik şartı aranmazken, ilk elden bilet satın almak pek mümkün değil. Bu şansa ulaşsanız bile istediğiniz kategorideki biletler ya tükenmiş oluyor ya da sizi ‘birden fazla bilet alamazsınız’ uyarısı karşılıyor.
Kombine biletlerin yoğun ilgi gördüğü İngiltere'de ise Arsenal, Chelsea, Liverpool ve Manchester United'da kulüp üyeliği almak size öncelikli bilet alma avantajı sağlıyor. Ancak az sayıdaki biletlerde, özellikle derbiler için sizleri fahiş fiyatlar bekliyor. Londra’ya gitmişken ‘Emirates’e gideyim, Stamford Bridge’de maç izleyeyim’ hayalleri yerini daha güzide kulüplerin karşılaşmalarına bırakıyor. Ama şunu da söylemek gerek; güzide kulüpten yana tercihiniz, mesela West Ham ise yine bolca şansa ihtiyacınız var.
Şampiyonlar Ligi Finali, Avrupa Ligi Finali veya Euroleague Final Four’da ise çoğumuzun hakim olduğu gibi bir ‘çekiliş’ sistemi uygulanıyor. Tabii finalde yer alan takımlardan birinin taraftarıysanız, çekilişi kaçırsanız da, kulübünüz aracılığı ile ‘belki’ bir bilet alma şansınız daha oluyor. Wimbledon ve Roland Garros gibi dünya çapındaki tenis etkinlikleri içinse Olimpiyat Oyunları’nda olduğu gibi hem şansınız hem de istenen öncelikli şartları karşılıyor olmanız lazım. Mesela Roland Garros’da üst düzey bir maç için ya bir serveti gözden çıkaracaksınız ya da tenis oyuncusu olacaksınız.
Size biraz imkansızı anlatmış gibi olduk değil mi? Tabii ki, durum bu kadar imkansız değil; anlatmak istediğimiz avantajlı fiyatlar ve daha da önemlisi güvenlik, kolay ulaşılabilen/aşılabilen durumlar değil. Evet, yurtdışında bilet almak için birçok platform var. Ancak oturacağınız yeri siz seçseniz, biletinizi istediğiniz kategoriden, istediğiniz adette alabilseniz, dahası ödemenizi en güvenli şekilde kredi kartı veya havale ile yapabilseniz… Hatta aldıktan sonra da maç gününe kadar merak ettiğiniz tüm sorulara en hızlı şekilde cevap alabilseniz güzel olmaz mıydı? PopEvent & Travel de işte bunun için burada… “Biletleri tükendi” denen etkinliğe bile bilet bulmak için Pop Event & Travel yanınızda!
